Bozcaada


Tatil dönüşüydü, bayramdı derken Bozcaada yazısı biraz gecikti. Maceralı geçen üç günden sonra Bozcaada'ya gitmeye karar vermekle ne iyi yapmışız. Balayımızdan beri, 6 yıldır hep bi Bozcaada'ya gitme isteğimiz vardı. Kısmet bu seneyeymiş. 

Tek kelimeyle Bozcaada'ya bayıldım. Harika bir yermiş. Keşke daha önce gitseydik. İlk gün, feribottan indik, yolu ve adayı bilmediğimizden, yolun bizi götürdüğü gibi gittik. Bilmeden plajların olduğu bölgeye doğru gitmişiz. Önce etrafa, plajlara biraz bakındık ve o bölgede gördüğümüz, fiyatı uygun ilk otele yerleştik: Otel Sulubahçe. 

Bozcaada'daki birçok otel gibi, bahçe içinde ufacık bir villayı otel yapmışlar. Çok temiz, güzel bir otel. Oteli işleten aile de çok tatlı insanlar. Yorgunluğun üstüne otelde uyumak iyi geldi. Hele ki, hiç çıt çıkmayan bir yerde uyumak çok güzeldi. Etraf, o kadar sessiz ki, insan huzurlu bir şekilde mışıl mışıl uyuyor. Üstelik araç içinde geçen çok sıcak iki geceden sonra Bozcaada'nın serin gecesi çok iyi geldi. Hafif bir rüzgar, yeni sulanmış bahçenin serinliği ve kokusu harikaydı. 

Sabah kahvaltı ve ardından Ayazma plajında deniz sefası yaptık. Normalde çok kalabalık olan plaj, Ramazan olduğu için bomboştu. Rahat rahat yüzdük. Ayazma plajının hemen yanında bir iki restoran var ve plajda istenirse şezlong kiralanıyor. Ancak ertesi gün gittiğimiz Sulubahçe plajında hiçbir şey yok. Ana yoldan, toprak bir yola girip plaja ulaşılıyor. Araba park etmeye yetecek küçük bir alan var sadece. Bizim kendi şemsiyemiz olduğu için rahattık. Şemsiyeyi ve katlanır sandalyelerimizi açtık ve rahat rahat oturduk. Demir'in yemek ve uyku saatine göre kendimizi ayarladığımız için adanın merkezine gidip durduk. Otelde öğle ve akşam yemeği yok, haliyle Demir'e merkezde yemek yedirdik. Seçenek daha fazla tabi :) Hal böyle olunca adanın merkezinde bir otele geçmeye karar verdik. 

Ertesi gün Otel Albatros'a geçtik. Sabah erkenden çok sevdiğimiz Sulubahçe plajına gittik. Tam sabah erken gittik, yerleştik, buzdolabında yemeğimiz de var, günü plajda geçiririz diye düşünürken çok rüzgar çıktı. Tabi rüzgarla beraber deniz dalgalandı. Haliyle toparlanıp otele döndük. Ertesi sabah da sağanak yağmurla uyandık. Kahvaltımızı yaptık, Demir uyudu derken yağmur dindi ve güneş açtı. Yağmur dinse de serin serin rüzgar estiği için denize gitmedik ve bahaneyle ada turu yaptık. 

Adada çok güzel koylar var. Kimisine araba yolu dahi yok. Ada hiç bozulmamış, tüm doğallığını koruyor. İlla ki, popüler olmasından sonra bazı olumsuz gelişmeler olmuştur. Malum, insan eli değidiği zaman doğa hemen küser. İnsan olarak, değer vermediğimiz doğayı ne çok severiz. Arabayla yakınına gidebildiğimiz bir koy, çöp doluydu mesela! Belli ki, insanlar pek beğenmiş orayı! 

Sonuç olarak,  iyi ki Bozcaada'ya gitmişiz. İlk defa Istanbul dışında, küçücük ve ıssız bir yerde yaşayabileceğimi hissettim. Benim Bozcaada'ya içim ısındı. Çok mutlu bir tatil geçirdim. Umarım tekrar gitme şansımız olur.



Ayazma denizi 




Sulubahçe 







Otel Sulubahçe'nin bahçesi :) 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yufkadan Pırasalı Börek

Tatil maceramız - 1 - Kamping

Bezelyeli Bulgur Pilavı