Tatil maceramız - 1 - Kamping
Tatilin kötüsü olur mu? Olmaz tabi! Bizimki gibi olumsuzluklar olan bir tatilde olsa tatilin kötüsü olmaz. Bu tatilde öğrendik ki biz ailecek maceracı değiliz. Kamp yapmak hevesi ve planıyla yola çıktık. "kamp yapmak" pek bizim beklediğimiz gibi gitmedi. Daha doğrusu kamp alanları pek beklediğimiz gibi değildi.
İlk gün Ayvalık'ta konaklamayı düşünmüştük. Yine de yol üstünde, Burhaniye/Ören'de ki bir kampinge bakmaya karar verdik. Beğenirsek orada bir iki gece konaklarız diye düşündük. Ve, kamping sahiplerinin kendini beğenmiş, suratsız burnu havada tavırları olduğu gerçeğiyle tanıştık. İlk durağımız olan 'Altın Camping'de girişteki görevlinin ilgilenmesiyle kamp alanını ve sahili gezdik. Ağaçlık bir alan, ufak da olsa güzel bir sahil, etraftaki birkaç çadır ve araç dışında kimsenin olmadığı sessiz sakin, yani herşeyin güzel olduğu bir yer. Ta ki fiyat bilgisi sorana kadar! Görevlinin bizi götürdüğü kampingin sahibi bayan, bizi görüp 'lütfen!' yerinden kalmaya zahmet etti ve yanımıza geldi. Minibüste kalacağımızı söyledik ve 'gecelik ne kadar?' gibi basit ve net bir soru sorduk. Hanımefendi, düşündüüü taşındıııı, bizi baştan aşağı süzdüüü, işaret parmağıyla saygısızca bizi işaret ederek 'bu kadar mısınız?' dedi ve 'hımmm o zaman size 50tl olsun' tavrıyla o gece orada kalma fikrimizden bizi caydırdı. Bu sinirle doğru Sarımsaklı'ya gittik. Güzel bir yemek yedik, denize girdik ve hemen plajın yanında konaklamaya karar verdik. Ancak, gece herhangi bir bekçi, görevli vs olmadığından Ayvalık'ın merkezindeki otoparka gittik ve geceyi orada geçirdik. Çok şükür ki Demir çok uyumlu ve sakin bir bebek. Bütün yol boyunca sakin sakin koltuğunda oturdu ve gece de mışıl mışıl uyudu. Ancak, İlker ve ben sıcaktan çok bunaldık. Camın birisi açık olmasına rağmen, gece yarısı ikimizde uyandık ve biraz kapıyı açıp bir süre oturduk.
İlk gece bir şekilde geçti gitti. İkinci gün, forumlarda çok methedilen Foça'daki 'süper!' kampinglere gitmeye ve tatili orada geçirmeye karar verdik. Sabah kahvaltımızı yaptık ve Demir'in uyku saatinde hemen çıktık yola. Yol üstünde Dikili'de mola vermeyi planladık. Hem Demir'in yemek saati olduğundan ona yemek yedirir, güzel bi plaj bulursak denize gireriz diye düşündük. Düşündüğümüz gibi de oldu :) İlker'in yoğun araştırmaları sonucunda öğrendiğimiz Dikili'deki Pisa Plajını bulduk. Yolu çok berbat, toprak bir yol, doğru düzgün tesis yok. Küçük bir bakkal var. Allah'tan araç üzerindeki güneş panellerinin çalıştırdığı bir araçiçi buzdolabımız var. Istanbul'dan yola çıkmadan Demir'e iki gün yedirebileceğim sebze çorbasını yapıp yanıma almıştım. İstenirse şezlong kiralanıyor. Giriş ücretli. Gece kalmak isterseniz izin vermiyorlar. Deniz harika!! Hemen denize girdik. Dalgalı bir deniz ama suyu pırıl pırıl. Kum olmasına rağmen su hiç bulanmıyor. Çok güzeldi, çok eğlendik. Zamanımız az olduğundan denizden sonra yola devam ettik...
Yorumlar
Yorum Gönder