Büyüyünce ne olsam?
Meslek seçmek ne kadar zordur. Keşke insan yaşı ilerledikçe, tecrübeleri hayat görüşünü değiştirdikçe değişen fikirlerine göre mesleğini de hemencecik değiştirebilseydi. Bunu gerçekleştirebilmek tabi ki olası bir durum. İşinizden istifa etmek, hayaller doğrultusunda yeni bir meslek seçmek, mevcut hayatınızı bir anda tamamen farklılaştırmak mümkün, tabii eğer ki kararlı ve şanslıysanız.
Küçüklükte "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuyla başlayan 'bir' meslek seçme zorunluluğu doğar insanın içine. Neden mi? Bence büyüklerin, hayatta geçimini sağlamanın, toplum içinde bir yer edinebilmenin ne kadar zor olduğunu bilmelerinden kaynaklanıyor. İş hayatı tabii ki, para kazanmak, mevkii sahibi olmak içindir. Ancak, mesleğinizi belirlerken öncelik bu kriterler olmamalı. Aksi halde mutsuz olursunuz ve sonucunda başarısızlık gelir.
Seçilen meslek ne kadar iyi, popüler, bol kazançlı olursa olsun, sevilerek yapılmayınca sanki, iş hayatı boyunca insan hep bir çıkış kapısı arar. Tıpkı, trafik olan bir otobanda sıkışıp kalmışken, hep "Bir sonra ki çıkıştan bir çıksam devam etmek için mutlaka farklı bir yol bulurum" diye planlar yapmak gibi... O çıkışa ulaşan ya da baştan farklı bir yol tercih edebilen şanslı insanlar da var tabi. "Şanslı" diyorum, çünkü günümüz üniversite sisteminde maalesef sadece sınav sonuçlarına göre çoktan seçmeli tercih yapılıyor. "a) 'şu' meslek b) 'bu' meslek c) Bir yıl daha sınava hazırlanmak" Maalesef doğru şıkkın ne olduğunu kimse bilmiyor. Kitabın arkasını çevirip doğru şıkkı görebileceğiniz bir cevap anahtarı yok.
Hiç kimsenin, mesleğini belirlerken küçükken verdiği o cevapları hatırladığını ya da hayallerini dikkate aldığını sanmıyorum. Ancak ne olursa olsun insan pes etmemeli ve hayallerinin, isteklerinin peşinde koşmalı. Benim ki gibi, herkesin özendiği, belki hayallerini süslediği avukatlık gibi bir mesleğiniz olsa da, mecburen seçildiği için hep farklı bir yol arar durursunuz. Belki ben de bir gün, küçükken 'o' soruya verdiğim cevap gibi kurabiyeci olurum kim bilir...
Küçüklükte "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuyla başlayan 'bir' meslek seçme zorunluluğu doğar insanın içine. Neden mi? Bence büyüklerin, hayatta geçimini sağlamanın, toplum içinde bir yer edinebilmenin ne kadar zor olduğunu bilmelerinden kaynaklanıyor. İş hayatı tabii ki, para kazanmak, mevkii sahibi olmak içindir. Ancak, mesleğinizi belirlerken öncelik bu kriterler olmamalı. Aksi halde mutsuz olursunuz ve sonucunda başarısızlık gelir.
Seçilen meslek ne kadar iyi, popüler, bol kazançlı olursa olsun, sevilerek yapılmayınca sanki, iş hayatı boyunca insan hep bir çıkış kapısı arar. Tıpkı, trafik olan bir otobanda sıkışıp kalmışken, hep "Bir sonra ki çıkıştan bir çıksam devam etmek için mutlaka farklı bir yol bulurum" diye planlar yapmak gibi... O çıkışa ulaşan ya da baştan farklı bir yol tercih edebilen şanslı insanlar da var tabi. "Şanslı" diyorum, çünkü günümüz üniversite sisteminde maalesef sadece sınav sonuçlarına göre çoktan seçmeli tercih yapılıyor. "a) 'şu' meslek b) 'bu' meslek c) Bir yıl daha sınava hazırlanmak" Maalesef doğru şıkkın ne olduğunu kimse bilmiyor. Kitabın arkasını çevirip doğru şıkkı görebileceğiniz bir cevap anahtarı yok.
Hiç kimsenin, mesleğini belirlerken küçükken verdiği o cevapları hatırladığını ya da hayallerini dikkate aldığını sanmıyorum. Ancak ne olursa olsun insan pes etmemeli ve hayallerinin, isteklerinin peşinde koşmalı. Benim ki gibi, herkesin özendiği, belki hayallerini süslediği avukatlık gibi bir mesleğiniz olsa da, mecburen seçildiği için hep farklı bir yol arar durursunuz. Belki ben de bir gün, küçükken 'o' soruya verdiğim cevap gibi kurabiyeci olurum kim bilir...
Yorumlar
Yorum Gönder